MAHENDRA PRATAP
Epey oldu, tesadüfen açtığım televizyon kanallarının birinde bir belgesel izledim. Kamera önce ibadethane olduğu söylenen bir binayı görüntüledi. Yüksek kemerli uzunca bir yapı, tepedeki pencereden giren gün ışığıyla yarım yamalak aydınlanıyordu, yerlerde moloz yığınları, kırık dökük birkaç eşya ve toz toprak. Bu haliyle ibadethaneden çok terkedilmiş bir hangara benziyordu. Sonra kamera duvarlara yöneldi, büyük boy yağlı boya resimler duvar boyunca gelişigüzel serpiştirilmişti, Hıristiyanların haçı, Müslümanların minaresi, İbranilerin Davut yıldızı, komünistlerin orak çekici, faşistlerin gamalı haçı ve daha bir sürü sembol.
Duvardaki karmaşanın ne anlama geldiğini düşünüyordum ki, sunucu yaşlı bir Hintliyi takdim etti: Mahendra Pratap. Raca soyundan geliyordu, yani bir Hint soylusuydu. Mütevazı giyimli, güleç yüzlü, tahminen seksenin üstünde ufak tefek bir adamdı. Anlattığına göre, yıllar önce bu ibadethaneyi açmış bir hayli de mürit edinmişti. Matbaa kurarak kitaplar bastırmış, öğretisini tüm dünyaya yaymaya çalışmıştı. Parasızlıktan iki kere faaliyetini durdurmak zorunda kalmış, müritlerinin büyük bir kısmı dağılmıştı. Ama ihtiyar yılmamıştı, tekrar insanlara seslenmek için hazırlanıyordu. Öğretisinin ne olduğu sorulduğunda kısaca, “İnsanların inançları birbirlerini sevmelerine engel değil. Her inançtan, her cinsten, her milletten insan sevgi bayrağı altında toplanabilir, çünkü sevgi en yüce değerdir” dedi. Duvardaki resimler, bu açıklamanın ışığında şimdi bir anlam kazanıyordu.
Sonra yan odaya geçildi, odanın tam ortasında mermer bir lahit vardı. Kapağını kaldırdılar, içi boştu. Müritlerden biri pencere kenarına dayalı bir levhayı getirip lahdin üstüne koydu, üzerinde büyük harflerle Mahendra Pratap yazıyordu. İhtiyar vasiyet etmişti, öldüğünde bu lahdin içine konulacaktı. Boş mezar ve ilerde içini dolduracak mütevazı ihtiyar orada yan yanaydılar! Çok dokunaklı bir sahneydi, yüksek ideallerin ve ölümün tezadı insanın sinirlerini yay gibi geriyordu. Oysa Mahendra doğal bir şeyden söz eder gibi kolunu uzatmış mezarını gösteriyor, açıklamalarda bulunuyordu. Daha sonra kamera kasvetli odayı terk edip sokağa yöneldi, sunucu birkaç Hintliyi çevirip Mahendra Pratap hakkında ne düşündüklerini sordu. Hemen hepsi ihtiyarın kaçık bir bunak olduğunu, saçma sapan işlerle uğraştığını söyledi!
Belgesel bittiğinde gözlerimin yaşardığını hissettim. İnsanların birbirlerini sevmeleri için ömrünü harcamış bir adam başarısızlığa uğramıştı, uğruna çalıştığı kimseler ona kaçık, bunak gibi sıfatları layık görüyorlardı. Oysa Mahendra Pratap soyluluğun kendine sağlayacağı nimetlere sırt çevirip yoksul ve kahırlı bir yaşama evet demişti. Anlayışsızlık, sevgisizlik, kadirbilmezlik her şey vardı bu hikayede. Ama tuhaftır, program boyunca ihtiyarın yüzünde de, sesinde de bir kırgınlık ya da küskünlük alameti görmedim, sanki insan-ı kamil soyunun ortak yazgısını kabullenmiş gibiydi. Hatta bir ara sunucu kalan beş yüz kadar müridini azımsayınca, başlangıçta İsa’nın o kadar müridinin bile olmadığını gururla söyleyiverdi. Yanıt çok zekiceydi, belli ki kendini daha işin başında sayıyordu.
Mahendra’nın başarısızlığından yaşadığım ülkeye bir gurur payı çıkarmam ne derece doğru bilemiyorum, ama yaklaşık yedi yüz sene evvel bu ülkede biri zoru başarmış, her cinsten ve düşünceden insanı sevgi ve hoşgörü bayrağı altında toplayabilmişti. Şimdi Anadolu bozkırının ortasında, orada Hacı Bektaş’ta milyonlarca insanın sevgi halesiyle bürülü olarak yatıyordu. O şimdi Hintli yoldaşının başarısızlığına üzülüyor olmalı, nasıl üzülmesin ki, insan-ı kamil yetiştirmede her ülkeye üstünlüğü olan kadim Hint tasavvufunun bir evladının çilesi, hangi gönülde yaralar açmaz ki?
21. yüzyılı yaşadığımız şu günlerde, insanoğlu tüm gücüyle maddeyi tüketiyor, maddi refahın ve onu elde etmek için harcanan çabaların artık sonuna yaklaşıyoruz! Özellikle batı gençliği manevi buhranlar içinde kıvranıp duruyor, maddeye tapmanın çıkar yol olmadığını etinde kemiğinde hissetmeye başlıyor. İnsanlık artık manasıyla barışmanın eşiğindedir, o eşiğe varan yol, başarılı ya da başarısız tüm insan-ı kamillerin döşediği kahır taşlarıyla bezelidir!
Ey insanlık mabedinin yiğit evladı,
Ey Mahendra Pratap, selam sana..!
0 Yorum:
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa