Aykırı Yazılar

Bu blogda, 40 yıl boyunca kaleme aldığım makaleleri okuyacaksınız. Genelde tasavvufi konulara eğilen söz konusu yazılar, ezelden beri insanoğlunun aklını kurcalayan bazı temel sorunlara açıklık getirme iddiasındadır.

25 Mayıs 2007 Cuma

ARILAR BALA KONMASIN!

Mızıkçı çocuklar gibisin maşallah, ne olmuş yani arılar bala konmuşsa? Bilmez misin arının doğasında vardır bala konmak. Bu dünya baldır, insan da arı. Nimet dediğin sahiplenmek içindir, yani arısız bal olmaz. Arılar bala konmasın diye feryat etme, abesle iştigal etmiş olursun. Arının bala konmasının hikmeti nedir diye düşün, seni düze çıkaracak odur.
Dünya nimeti fi sebilillahtır, insan der ki, şu nimeti yesem bedenime yarar sağlar, şunu giysem bana yakışır, şuna binsem ayaklarımı yerden keser, şurada otursam gözlerim güzelliklere doyar, şu malları istiflesem gelecekten endişe duymam ve çoluk çocuğumun yarınları kazanılmış olur. Ve alabildiğince alır. Eh şimdi bedenini doyurdu, sülbünden gelecek olanların bedenlerini bile doyurdu. Ama unuttuğu bir şey var, dünya nimetleri arasında ruhunu doyuracak bir şey bulamadı. Bedeniyle o denli ilgilendi ki, ruhunu hepten gözden çıkardı. Şimdi söyle bana, bu arının bala konmaktan kazancı ne, bedenini semirtmekten başka eline ne geçti?
Diyeceksin ki, ruhu olduğuna inanmıyorsa arı hasadından memnundur.Yazıklar olsun sana, inanmaması ruhu olmadığı anlamına mı gelir? Zıddı olmayan şey gördün mü hiç? İyi varsa kötü de vardır, beden varsa ruh da vardır. Bu dünya sınav yeridir, nimetleriyse tuzak, tuzağa düşenler ruhlarına boş verdiler, ama kemal sahipleri tuzağa düşmediler. Bil ki, ruhun doyumu bedenin doyumundan daha zor, daha çilelidir, ama kazancı en bol olanıdır. Bu yüzden İsa peygamber “Benim için canını yitiren onu bulacak, onu bulduğunu sanansa kaybedecek” dedi. Anla artık, kazanç dünya nimetlerinin ışıltısında değil, çile çeken ruhların derinliklerindedir.
Şimdi diyeceksin ki, işte dediğime geldin, ben arılar bala konmasın derken bunu kastediyordum. Hayır efendi kendini aldatma, sen yapamadığın ya da yapmayı kendine yasakladığın bir şeyi başkalarına da yasaklamaktasın. Her iki durumda da ikiyüzlüsün. Eğer dünya nimetlerini sahiplenemediğin için sızlanıyorsan, aslında gönlünde yatan, ama yapmak isteyip de yapamadığın bir şeyi kendine yasaklıyorsun demektir. Ulaşamadığı ciğere murdar diyen kediden ne farkın var? Gönlün dünya nimetleriyle dolu, ama dilin onu reddediyor, bu ikiyüzlülük değil mi? Eğer kendine yasakladığın şeyi başkalarına da layık görmüyorsan, nimetlerin ışıltısı yüreğinden silinmemiş demektir, yani içi başka dışı başka birisin, bu duruma uygun sıfat yine ikiyüzlülüktür.
Sen hiç dünyaya sırtını dönmüş bir ermişin, dünya nimetini insanlara yasakladığını duydun mu? Aksine, kararınca olmak şartıyla tavsiye bile etmişlerdir. Kendine yasakladığı şeyi başkalarına da yasaklamak, davasına inanmamış zayıf insanların harcıdır. Ey gafil, kemal mertebesinde ağlayıp sızlamak, yasaklamak yoktur. Herkesin rahatlıkla başarabileceği şey seni neden kemal sahibi yapsın? Olgunluk meydanı öyle bir meydan ki, ozanın dediği gibi “orda başlar yiter, kanlar sorulmaz”, çünkü o meydanda başlar rıza ile verilir!
Öyleyse bırak arılar diledikleri gibi bala konsunlar, bırak dünya nimetini yağmalasınlar, bırak bedenlerini besleyip ruhlarını unutsunlar, bırak da bu dünya sınav yeri olmaya devam etsin! Sınav sonucu ellerine tutuşturulduğunda, sen uyarı görevini yapmış olmanın huzurunu yaşa. Son olarak sana derim ki, ballar arılar için yaratıldı, ama bazı kamil arılar gönül gözüyle baktıklarında, onların bal değil leş olduğunu fark ettiler! Anlayacağın, dünya nimeti kimine bal, kimine leş gibi göründü! Şimdi karar ver, bala mı konmak istersin, yoksa leşten yüz mü çevirirsin? Ama önce “Ballar balını buldum, kovanım yağma olsun” diyen ozana kulak ver. Bulduğu o ballar balı ne menem şey ki, kovanını yağmaya vermekten sakınmıyor? Eğer elinden geliyorsa sen de ballar balını bul, bırak dünya balı onların olsun.


0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa